<$Bl
<$BlPerşembe, Eylül 27, 2007>
<$Bl

Birkaç gün önce bölümden çıkmış, koridorda yürüyordum. Karşıdan gelen, spor giyimli, geniş geniş, rahat rahat, neredeyse arkasına yaslana yaslana yürüyen adamı birine benzettim. Sen hep böyle yapıyorsun, sonra tanımaya değmeyecek sefil biri çıkıyor. Bu da o Amerikalı hoca işte. Ama çok yakınıma geldiğinde hevesle “merhabalar, nasılsınız”.. O da: “iyiyim, siz”.. Murat Yetkin. Radikal’in Ankara temsilcisi, bir anlamda 2 numaralı yazarı. Zaten son birkaç gündür abd’de erme ni davasındaki konumumuzu anlatıyordu buradan. O da hocamın oraya buraya uzanan kollarından biriymiş meğer. Hiç içimden gelmedi ama bir torpil için bundan daha uygun bir durum olamazdı herhalde.

§ § § § §
Mağazaya yeni girmiştim. Erkek cüzdanlarının önünden geçerken Türkçe birşeyler duydum. Genç bir çift. Erkeğe bilezik bakıyorlar (ilginç). Sevimli duruyorlar. En azından bir merhaba diyeyim dedim. Ama geçerken öyle a, siz de Türk, naber denmiyor. Ben de oralarda dolandım biraz. Çok dalmışlardı alıp almama kararsızlığına, dikkat etmediler. Biraz uzaklaştım, 2-3 dk. sonra yaklaştım yine. Oğlan bakınca merhabalar dedim, o da selam verdi gülümseyip. Kız da baktı, onla da selamlaştık. Sonra diyecek birşey olmadığından hafiften uzaklaştım.

Bir kere daha rastlaşmaya çalıştım ama. Arka taraftaki çarşafların oraya bile baktım onlar için, ama orada olmadı. Sonra ben alacağım şeye daldım. Kapanmasına yakın çıkarken onlar da sonunda bileziği almış geliyorlardı. Hatta yandaki kasayı açan kasiyer çağırdı ama geçmek istemedim hemen. Yanımdaki fazla indirim kuponu geldi aklıma. Onlar yan tarafa geçerken ben de peşlerinden gidip bende böyle birşey var, isterseniz kullanın dedim. Aldı kız, teşekkür etti. Sonra çalışıyor musunuz, okul mu dedim. Araştırma dedi. Maryland’de. Buralarda iyi bir okul. Yakınlarda mı oturuyorsunuz dedi bana, evet dedim, çok yakın. Siz? Biz de. Sonra onların işi bitti, iyi akşamlar.

Ben de ödedim (çok rastlanılan bir durum değildir), çıkmak için yukarı çıkan yürüyen merdivene gelmiştim ki oğlan da henüz inmiş aşağıya tekrar, birşey aranıyor. Beni görünce teşekkürler dedi çekinerek. Yok, ne önemi var, zaten yanacaktı bir iki gün sonra dedim. Beraber çıkmaya başladık. Hangi bölümdesiniz dedim, maryland’i kastederek. NIH dedi. Yakınlarda devasa bir tıp araştırma enstitüsü var, oradaymış o. Aslında Boğaziçindeymiş, 2 yıllığına gelmiş. O da henüz. O zaman daha sıkılmamışsınızdır dedim. Yok, güzel bu şehir dedi. Ben çok sıkıldım açıkçası, dedim, bu kadar yıldan sonra. Yukarıda mücevherler kısmındaki kızın yanına gelmiştik, ben o anda iyi akşamlar size dedim, gülümseyip çıktım dışarı, ilerledim.

Ama sonradan çok içime sinmedi durum, biraz evirip çevirdim. Oğlan başka bir sebeple inmiş gibi değildi aşağıya. Benimle ilgili olmalıydı. Sadece teşekkür mü, yoksa teşekkür için mesela bir yere mi davet edeceklerdi.. Ben birden mi iyi akşamlar demiştim. Yarım saniye beklesem birşey mi diyeceklerdi. Ama ben o kadar atak davranmışım, diyecek olan deyiverir, di mi? Yine de dışarı çıkınca uzaklaşmak istemedim. Belki görüşecektik sürekli , çok iyi anlaşacaktık, çok yakın arkadaşım olacaklardı, belki. Durup baktım çıkınca ne tarafa doğru gidecekler diye. Göremedim. Üzüldüm.

Ne zormuş tanımadığın biriyle tanışması. Ne ince. Demek tek bir kızla tanışmaya özgü değil bu.

§ § § § §

Evvelsi gün sabahın köründe aceleyle metroya yürürken bebek arabasını ittirerek koşan bir adam vardı. Köpeğiyle koşanlar iyi hoş da bu bebek arabasıyla koşanlar garip değil mi? Bebeğin memnun olduğunu biliyor muyuz mesela.. O sırada adam döndü ve nereye gidiyorsunuz dedi bana. Metroya dedim, olumlu bir şekilde, yapabileceğim birşey var mı tarzında. Olumluluğum, bir az önce yanından geçerken bana uygar bir ülkedeymişim hissini verircesine ‘günaydın’ diyen adamdan geliyor olmalıydı. Ben senin öğrencimdin, dedi. A, tabi, hatırladım. Demek bu da sözünü ettiğin bebek. İlk gün tanışma sorularında, özel bir durumunuz, yeni bir bebeğiniz mesela varsa söyleyin derim. Ama o demiş miydi emin değilim, o anda öyle uydurmuş oldum. Evet. Ve oralarda, yakınımızda oturuyormuş, vs.

Yazın İzmir’de olduğundan sıcak şu an evin içi (32 derece). Gecenin bir yarısında hem de. Hadi iyi geceler hepinize.

<$Bl0um:

<$BlYorum Gönder