<$Bl
<$BlCumartesi, Mart 11, 2006>
<$Bl
10 Mart Cuma. Washington'da hava sıcaklığı: 78 derece.
İki gün öncesine kadar sürekli soğuk giden bir kışımız vardı. Cumaysa evden çıkmadan baktım: şu anki hava sıcaklığı: 78. Ne nasıl? Benden farklı şekillerde ne nasıl diyenler için 78 F = 25.5 C.
Güneşli, ılık, hafif bir rüzgar. Dışarı çıkmanın zamanı. İyi hissetmenin. Sergüzeşt giyinmenin... kot üstüne bir t-shirt, bir gömlek, mümkünse içine sokulmasın. Yeni beklentiler, taze hisler, hafızaya kazınacak anlar. Parlak ışıkta herşey hoş görünür, kızların yüzlerine savrulan saçları gözüne çarpar. Bahar isimli kızların çağrıştırdığı hayata davetiyedir bahar. (Hayatının bir yerinden bir Bahar geçmeyen erkek de yoktur herhalde; en azından şöyle yan sınıftaki, nadiren teneffüslerde bakıştığınız kız).

Ama dertlerimi tek başına dindiriyor mu bahar? Bana özlediğim şeyleri mi getiriyor? Sevgi-ilgi-muhabbet... Çimlerde birileriyle uzanmak... ODTÜ tenis kortlarının yanında zaman öldürmek... Alıp başını bir yerlere gitmek... Alıp başını gitmek... Alıp başını...
Sonuçlara ulaşmayı sevmiyorum. Bazı şeyler nasıl baktığına bağlı. Pencereden gelen kuş cıvıltaları hoş. Ama anlayacak birine penceremden kuş cıvıltıları geliyor diyememek hiç hoş değil. Geçen gün okuduğum bir yazıda "kimse adil olacağını söylemedi" diyordu. Ama bu düşünce insanın iyi olmasına yetmiyor, hem zaten adil olmaması için de bir sebep göremiyorum.

[Dereceyi kıskananlara: Pazartesi 28 derece olması bekleniyor -Celcius-, yine bir rekor ama merak etmeyin, hemen bir gün sonra 13, sonraki gün de 9 dereceye düşüyor, burası gibi ani değişen hava da görmedim.]
Velhasıl, ben yine de gün olur alır başımı giderim. Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.

*: Ahmet Haşim

<$Bl0um:

<$BlYorum Gönder