<$Bl
<$BlPerşembe, Mart 23, 2006>
<$Bl
Daha önce yazdığım gibi geçen hafta bir gün 29 dereceydi burası (yes, Celcius) [bu aralar yine 5-10 gidiyor]. Ama Mart ortasında o havanın keyfini çıkarmak şöyle birşey: Hepimiz domatesi kıpkırmızı, yuvarlak ve ideal sertlikte severiz, di mi? Ama ya marketteki o mükemmel domatesin lab yapımı kimyasallar ve şırıngalarla yaratılmış bir teknolojik ürün olduğunu bilirseniz?
Bu tarihte yaz havası ancak yakında yasanacak çevre felaketlerini, olasi kasırgaları, atmosferdeki fazla karbonu düşündürüyor bana. Bu durumda Kyoto'da neler oluyor bakmanın zamanı.

Bu aralar kömürü öven ilanlar var metromuzda. Bol, ekonomik ve giderek daha temiz diyor ilanlar. Açıkça temiz diyemediği belli. Kömür endüstrisinin kanun koyuculara ve WAshington'un çeşitli lobi kuruluşlarına pazarlama çabaları. İlanlardan yola çıkıp biraz araştırdım. Sıfır karbon emisyonlu bir teknoloji geliştirmeye çalışıyor bush yönetimi, hidrojeni de kullanarak. 1 milyar dolarlık bir bütçesi var. Ama bush yonetiminin bir projesinin bu ülkenin büyük para babalarından başka birşeyin yararına olabileceğini düşünemiyorum. Zaten bir fosil yakıtın temiz alternatif olması mantıklı gelmiyor bana.
Projenin isminin Future Gen olduğunu, aynı ismin bu ülkenin çeşitli kiliselerin gençlere yönelik yıllık konvansiyonunun ismi olduğunu ilginç bir raslantı olarak notedeyim, isteyen komplo teorileri üretsin, bana düşmez.
Bu arada Kyoto Protokolü Rusya'nın da imzalamasıyla gerekli minimum orana ulaşılınca yürürlüğe girdi geçen yıl Şubat ayında. Kısaca, gelişmiş ülkelerin 2008-2012 arasında karbon emisyon seviyelerini 1990 değerlerinin %5 altına çekmeleri gerekiyor. İmzalamayan ülkelerin başında (söylemeye gerek var mı bilmiyorum) ABD, Avustralya, Hindistan, G.Kore geliyor. Çin imzalasa da Kyoto alternatifi pakta da katılarak gayet tutarli davranıyor.
Türkiye'yi merak edenlere söyleyeyim, imzalamadı ama 2004'te tanıdı anlaşmayı Türkiye. Ama açıkçası bizim bahanemiz var: OECD üyesi ülkeler gelişmiş ülkeler olarak görülüyor. Oysa OECD üyesi olsak da bizim durumumuz malum (gelişmişlik endeksinde 94. sıradayiz, bu başka bir yazı). O yuzden istisnai bir durumumuz var.
Henüz karbon emisyon seviyeleri ile ilgili dişe dokunur bilgi yok. Benim anladığım, o seviyeler tutturulmasa da yaklaşılmasının beklendiği. Ama asıl sorun da zaten: 1-bu seviyeler yeterli mi, 2-Kyoto'yu imzalamayan büyük ülkeler ne kadar zarar verecek?
Sonuç da böyle birşey oluyor:

<$Bl0um:

<$BlYorum Gönder